Skip to content

Bisikletle İznik Gölü çevresi (20 Haziran 2001)

Haziran ayının ilk 2 haftası eşim, oğlum ve eşimin amcasının kızı ile birlikte İskenderun’da Arsuz kampında kalmıştık. Kamp bitiminde onları Ankara’ya bıraktıktan sonra 5 günlük mini bir tatil yapmak için Serkan’la birlikte İznik’te buluştuk. Yine bisikletle bir tur planladık, bu sefer güzergâh İznik’ten başlamak üzere gölün çevresini dolaşmak, gölde yüzme molaları vererek akşam tekrar İznik’e dönmekti.
Sabah 10.30 gibi başlayan yolculuğumuzun ilk durağı yakın olmakla birlikte güzelliğinin bizi durdurduğu İznik’e 5 km mesafede çadırların kurulduğu bölge idi. Yaz başlangıcı olduğundan henüz fazla bir çadır yoktu. Orada kısa bir tenezzüh molası verdik.
Sonraki molamız ise bisikletin tekerleğinin patlaması nedeniyle Karacakaya’ya varmadan zorunlu bir mola idi. Göl kenarında enfes bir ağaçlık altında patlayan lastiği yaptık, havasını bastık ve tekrar yola koyulduk. Göl kenarındaki enfes köyler, manzaralar birbirini takip etti. Gölyaka köyü çıkışına kadar durmadan devam ettik. Göl çıkışında Orhangazi’ye giden ve çamlıktan geçen yola sapmadan önce çeşme başında kısa bir mola verdik.
Çamlık bölgeye vardığımızda bizi bile şaşırtan bir hızla bisikletleri kenara fırlatıp göz açıp kapayıncaya kadar kendimizi gölün serin sularına bırakmıştık. İznik’in batıya doğru tam karşısına denk gelen bu bölgede, gölün enfes serin sularının tadını doya doya çıkarıp, çam ağaçlarının altında termosumuzda taşıdığımız çaylarımızı içtikten sonra tekrar yola çıktık. Ancak göl kenarını takip ederek gitme isteğimizi, göl kenarının özel arazilerle parsellenmesi nedeniyle gerçekleştiremedik. Zorunlu olarak Orhangazi’ye giden asfalt yolu takip ettik.
Boyalıca köyü girişindeki rampaya geldiğimizde tüm yorgunluk üzerimize çöküvermişti. Ne de olsa 60 km bisikletle yolculuk ve yüzmenin verdiği yorgunluk azımsanacak gibi değildi. Gölün güney kenarının çok inişli çıkışlı olması bizi epey yormuştu zaten. Boyalıca rampası bir traktörün kasasına takılarak ancak çıkılabildi. Herhalde böyle bir hileye başvurmasaydık, bu yokuş bizim son yokuşumuz olacaktı. Boyalıca’da biraz dinlendik. Bizi acele ettiren abimin bizim için akşam terasta mangal yapacak olması idi. Geç kalırsak -ki bu gidişle geceye kalmamız işten bile değildi- kendimizi affettirmek zor olacaktı. Kardeşim Levent’e telefon edip bizi kamyonetle almasını söyledim. Bu arada Boyalıca çıkışındaki mezarlık kenarında beklemenin çok can sıkıcı olacağına karar vererek hafiften yola koyulmuştuk. Levent’le karşılaşana kadar Çakırca’ya varmıştık bile. Yani 11 km yol gelmiştik o yorgunluğun üzerine. Çakırca’da bisikletleri kamyonetin arkasına attık ve günün yorgunluğunu teras katında abimin enfes mangalı ile giderdik.

Çamlık

Translate »