Skip to content

Yaz gezimiz (15-20 Ağustos 2004)

Birinci gün: İnegöl, Tavşanlı, Yoncalı, Burdur

Çok uzun süredir uzun bir tatile çıkma niyetimiz nihayet gerçekleşecekti. Bir haftalık bir kamp planlamıştık. Çadır kuracak, gezecek, denize girecek, dağları tepeleri aşacak, geceleri yıldızların altında nargile içecektik. Serkan, bu niyetle cuma akşamı Karamürsel’e geldi. İkimiz de müthiş heyecanlıyız. Herhangi bir planımız yok, sadece benim kafamda daha önce gittiğim birkaç yer var. Oraları gezerken içimden buraya Serkan’la gelip birlikte gezmek kısmet olur mu bir gün diye geçirmiştim. Gördüğüm o güzellikleri Serkan’ın da görmesini arzu etmiştim.

Akşam evde Serkan’a planlarımı anlattım. Serkan her zaman ki gibi, büyük bir hevesle dinliyor ve hiçbir yorum yapmadan, tam bir teslimiyet içinde “tamam abi” demekle yetiniyordu. Bu yüzden plan yapmak epey kolay oldu. Zaten bizim gezilerimizin heyecanı anlık planlar yapmamız, hemen karar vermemiz, duruma göre bütün planları değiştirivermemiz, yarın neler yaşayacağımızı bilmemenin heyecanını her zaman içimizde hissetmemiz.

Arabamız olmadığı için, çok sevdiğim bir arkadaşım, arabasını ısrarla teklif etmiş, biz de onun arabası ile çıkmayı kabul etmiştik. Cumartesi akşam altıya kadar evde tatil hazırlıkları yaptık. Akşam motorla İstanbul’a gittik. Coşkun’dan arabayı alıp, Serkan motorla, ben araba ile eve geri döndük. Dönüşte Başiskele mevkiinde bulunan dürümbüs’ten dürüm yiyip, İzmit körfezinin manzarasını seyrederek ayran içtik. Eşyaları arabaya doldurduktan sonra İznik’e gittik. Gece saat birde İznik’teydik.

Ağustos’un 15’i, Pazar sabahı İnegöl’e doğru yola çıktık. Çok tatlı bir hava var. Sıcak bir yaz rüzgârı esiyor. İznik’te herkes büyük bir gıpta ile bize bakıyor. Abim gelmek için can atıyor, Levent’in aklı bizimle. Ancak iş hayatı onların gelmelerine engel maalesef.

İlk durağımız Yenişehir. Yenişehir’de saat kulesinin altında birkaç fotoğraf çekip İnegöl’e doğru devam ettik. 12:45’de Söylemiş’teyiz. Ne söylemişler bilemiyorum ama burada ayçiçekleri bereketinden boynunu bükmüş, bizim afiyetle yiyeceğimiz günü bekliyorlar. Söylemiş’ten sonra yol Göksu deresini takip ederek gidiyor. İnegöl’e 10 km kala Boğazköy barajı üzerinden geçtik. Göksu deresi, Hamzabey (Aksu) deresi, Alanyurt ve İnegöl’e girdik, ters yöne saparak özdilek alışveriş merkezine gittik. Serkan beni marketin önünde ortalama 40 dakika kadar bekletti. Ödemede bir sıkıntı olmuş. Ağaç şeklinde İnegöl köftecisi Orhan’da bir ziyafet çektik. Köfte gerçekten enfesti ve yolu bu taraflara düşenlere Orhan’a uğramadan gitmemelerini tavsiye ederim.

Enfes köfteden sonra Eskişehir yolundan Domaniç-­‐Tavşanlı istikametine döndük. Hamamlı deresinden sonra Oylat sapağını gördük. Sapaktan sonra Oylat 11 kilometre. Tahtaköprü kasabası içerisinden geçen Tavşanlı yolu yukarıya doğru kıvrım kıvrım uzanıyor.

Domaniç yolu harika bir doğanın içinden yükselip gidiyor. Her dönemeç arkasında bir pınar, etrafında piknik yapan birkaç aile görmek mümkün. İnsanın bu yolda durmadan geçmesi imkânsız. Biz de harika bir yerde durup su içtik. Yüksek-­lik 1087 metre. Enfes bir orman kenarı. Yazın ortasında her tarafta şırıl şırıl suların aktığı yayla ortamında piknik yapmak istiyorsanız İnegöl-­‐Domaniç yolu sizin için ideal. İleride 1500 metre yükseklikte Kocayayla geçidi yer alıyor.

Yolda sola doğru ayrılan bir yol görünce, doğanın biraz daha içine girmek isteği ile ana yoldan ayrıldık. Sapak Sefaköy’e gidiyor. Köy yoldan 3 km içeride. Yoğun bir orman içinden geçen bu nefis yolda sadece gitmek ve havayı teneffüs etmek bile insana başka bir huzur duygusu veriyor.

Sefaköy’de tamamen huzur ve sükûn hâkim. Köy merkezindeki caminin tuvaletleri çok enteresan. 10 cm genişliğinde bir oluk var. Derinliği 2 metre civarı ve tüm tuvaletleri dolaşıyor. İlkel gibi görünse de tuvaletler çok temiz. Buz gibi bir su akıyor. Burada çilek çok meşhurmuş ve haziran ayında toplanırmış. Çok değişik ve hoş kokulu bir çileği varmış.

Köyden çıkıp geldiğimiz yola değil de, aşağı doğru devam eden yola saptık. Bu yol 7 kilometre sonra tekrar Domaniç yoluna kavuştu.

Kozcağız köyüne 2 kilometre kala, ikimiz de gece geç yatmanın uykusuzluğunu gidermek üzere yol kenarında gölge bir kenarda arabanın içinde yarım saat kadar güzel bir uyku çektik. Domaniç-­‐Tavşanlı arasında, Kozcağız köyünden sonra Tavşanlıya doğru Kocasu deresi kenarında çadır kurmaya uygun yerler var.

Tunçbilek; kömür ve enerji beldesi. Tavşanlı’da şehrin içine girdik. Şehir merkezi çok hoş ve temiz. Buradan çeşit çeşit leblebi aldık. Almamak mümkün değil, çünkü sadece leblebi satan bir dükkânda leblebinin aklınıza getiremeyeceğiniz her türlü çeşidi mevcut. Meğer esas leblebinin meşhur olduğu yer Çorum değil Tavşanlı imiş. Meğer Çorum’a leblebi Tavşanlı’dan çuvallarla gidermiş. Meğer çok yaşayan değil, çok gezen bilirmiş.

Tavşanlı leblebilerini yiyerek (çeşit çeşit ve gerçekten çok lezzetliler) Kütahya yoluna döndük ve kaplıca diyarı Yoncalı’da durduk. Yoncalı kaplıcalarının sıcak ve klorlu sularında canımıza can katıp, batan güneşle birlikte Afyon’a doğru hareket ettik.

Hata bir: Hava kararmadan önce mutlaka çadır kuracak bir yer bul ve hatta çadırını kur. Ne yapmayı düşünüyorsan ondan sonra yap. Yoksa arabanın koltukları üzerinde, “s”, “w”, “m” gibi şekiller alarak sabahlamak zorunda kalırsın.

Aynen öyle oldu. 21:30’dan sonra bilmediğimiz bir yerde çadır kuracak bir yer aramaya başladık. Sanki Burdur gölü kenarında gece karanlığında bir yer bulma ihtimali varmış gibi, bu saate kadar Burdur gölüne varmak için gaza basıp durmuştuk. İşte Sandıklı, Burdur gölü, işte Gölbaşı. Ama karanlıkta hiçbir şey görülmüyor. Yol kenarında müsait bir ağaç kenarı bile yok.

Gece saat bir oldu, terk edilmiş bir fabrikanın etrafında dolaştık. Bekçi köpeğinin haklı havlamalarına çıkan bekçi ve karısına, bu saatte burada ne aradığımızı anlattık. Yol kenarında bir gececi gözlemecide çay içtik. Hayatımda içtiğim en kötü çay Sevim bacının bu çayı olsa gerek diye düşündüm. Öylesine acı ve pis kokuyor ki, çayı bitiremeden kalkıp üzüm alıp arabaya bindik.

Sevim bacının hemen karşısında bir çay bahçesinin kenarına arabayı park edip, arabanın içinde uyku tulumlarına sarınarak sabaha kadar uyur numarası yaptık. Tatilin birinci günü bu şekilde sona erdi.

Söylemiş:

40 13.252K – 029 36.655D, 226 m.

Domaniç yolunda çadır mevki:

39 54.626K – 029 39.382D, 1085 m.

Yoncalı kaplıcası:

39 29.570K – 029 50.493D, 1002 m.

Translate »