Skip to content

İkinci gün: Burdur gölü, İnsuyu mağarası, Sagalassos, Karacaören barajı, Yazılı kanyon

Sabah altıda güneş doğmadan kalktık. Bir benzincinin soğuk sularında yüzümüzü yıkayıp Burdur’a vasıl olduk. Enteresandır Burdur’un Burdur gölü ile hiçbir alakası yok. Konuştuğumuz gençler göl kenarının çok balçık olduğunu, ayrıca gölün tabii şeklinin muhafaza edilmesi maksadıyla kasıtlı olarak göle yakın yapılaşma olmadığını söylediler.

Burdur’un içinden göle doğru yol almaya başladık. Bu biraz zor oldu, çünkü göl kenarına çıkan düzgün bir yol yok. Bulduğumuz ufak tefek toprak yollardan göle vardık. Dedikleri gibi göl kenarı çok balçık, yüzmeye de pek müsait değil. Göl çevresi bakir ve inanılmaz derecede huzur dolu. Gölden biraz içeri doğru uzaklaşarak ağaçlı bir piknik yerinde durduk. Burası çadır kurmak için çok güzel, ancak suyu ve tuvaleti olmayan bir yer. Arabadan tüm pratik piknik malzemelerini çıkardık ve harika bir kahvaltı sofrası kurduk.

Sofrada yok yok gibiydi. Tüpümüz, pratik çay setimiz, her türlü kahvaltı malzememiz mevcut. Ortamın huzuru ve bütün malzemelerimizin istediğimiz gibi çıkması bizi rahatlattı ve bütün yorgunluğumuzu unutturdu. Bu arada sahip olduğumuz teknoloji de bizi oldukça tatmin ediyordu. Notebook bilgisayarımız, bilgisayarı arabada şarj edecek aparat, GPS’i bilgisayara bağlayıp anında bilgisayarda yerimizi gösteren AutoRoute programı bu geziyi oldukça ilginç hale getirmişti.

Kahvaltıdan sonra Burdur’un içine girdik. Vali konağı dibinde Mete Han heykelinin önünde resim çektik. İlginç su akan saatin ve süslü güzel boyanmış elektrik trafosunun resmini çektik. Çay bahçesinde çay içip Burdur’lu gençlerle sohbet ettik.

Burdur turundan sonra Burdur’un meşhur ceviz ezmesi alıp, Susamlık tepesine çıktık. Tepeden enfes manzara resimleri çektik. Susamlık tepesi burada bilinen bir yermiş. Tepeden bütün şehrin ve Burdur gölünün harika manzarası görülebiliyor.

Burdur’dan sonra İnsuyu mağarasını gezdik. Mağara içindeki çeşitli dikit ve sarkıtların, içerideki tertemiz suyun resimlerini çektik. Mağaranın içi çok soğuktu.

İnsuyu mağarasından çıkıp Ağlasun üzerinden Sagalassos antik kentine gittik. Kent 1500 m yükseklikte, Ağlasun’a 7 km mesafede kurulmuş. Bu yükseklikte enfes bir manzara var. Ancak antik kenti gezmedik. Geri döndük, Bucak üzerinden, Çamlık köyü yolunu takip ederek Isparta-Antalya yoluna çıktık. Bucak-Çamlık arasında yükseklik 1263 metreye kadar çıkıyordu.

Yol üzerinde sola doğru çok büyük Karacaören barajı var. Antalya yolu barajın batısından geçiyor. Baraj içinde gördüğümüz muhteşem su ve adacıklar bizi öyle cezbetti ki, arabayı yol kenarına park edip kendimizi suya attık. Girdiğimiz yerde baraj idaresinin Alman misafirleri vardı. Gözümüze kestirdiğimiz yakın bir adaya yüzmeye başladık. Zorlu bir yüzüşten sonra adaya vardık. Serkan benim iflahım kesildi deyip duruyordu. 10-15 dakika kadar dinlenip tekrar yüzmeye başladık. Geri dönüş daha kolay oldu. Ancak Serkan dar şortu nedeniyle epey hasar görmüş. Yürümesi ve hareketleri bu dakikadan sonra çok komik bir hal aldı. Sünnetli çocuklar gibi pantolonunun ucunu tutarak geziyor ve inleyip duruyordu.

Barajın güneyini takip ederek çok bozuk, ama muazzam manzaralı 23 km’lik yolu kat ederek barajın doğusundaki Camili köyüne vardık ve oradan Yazılı kanyona geçtik.

Yazılı kanyon muhteşem bir yer, önce pınar başına doğru bir kuru kanyon gezisi yaptık. Dağın kayalarında MÖ 50’li yıllara ait yazıtları inceledik. Suyun gözü dedikleri yerde ilginç kaya oluşumlarının resimlerini çektik.

Geri dönüp çadırımızı kurduk. Çadır tam dere kenarında, yakında derenin kenarında memba suyu çıkıyor. Memba suyu çok temiz ve lezzetli. Gece dokuz gibi balıkçıda balık yedik ve çadıra dönerek lüks lambamızı yaktık, çayımızı demledik. Böyle bir yerde lüks lamba hakikaten bir lüks. Çekirdek ve sigara eşliğinde, dere kenarında su ve şelale sesleri arasında, yeni aldığımız rahat portatif koltuklarımızın üzerinde çayımızı içtik. Gece 11:30 gibi çadırda uyku tulumlarımızda yattık.

Gecenin huzur ve sessizliği o kadar büyüleyici ki, sadece bu geceyi yaşamak bile bütün gezinin hakkını verecek derecede idi. Yıldızların pırıltısı altında içtiğimiz bu çaylar ve nargile dumanları bizi adeta sarhoş etmişti. Dere suyu gündüz suya girenler olduğu için içilmese bile, gece dereyi kirletecek hiçbir şey olmadığı için rahatlıkla içilebiliyor. Buz gibi suyun içinde ayaklarınız ve elleriniz donuyor. Bütün bu güzellikler, hepsini bir gecede hazmedemeyecek kadar fazla.

Burdur gölü kenarında kahvaltı yaptığımız yer

37 44.339K – 030 14.833D, 856 m.

Sagalassos:

37 40.562K – 030 31.239D, 1503 m, 12:16

Bucak:

37 27.399K – 030 35.393D, 804 m, 13:23

Karacaören barajında yüzdüğümüz yer:

37 22.677K – 030 49.959D, 14:45-16:00

Camili köyü:

37 26.792K – 030 53.799D, 279 m, 17:50

Yazılı kanyon:

37 27.755K – 030 54.590D, 343 m, 18:00

Translate »