Skip to content

İstanbul Maceraları

İstanbul’u anlatmayı ikiye ayırdım. Birincisi İstanbul Kaçamakları. 2012-2016 yılları arasında İstanbul’da görev yaptığım yıllarda gerek hafta içi öğle paydoslarında, gerek hafta sonları bulduğum her fırsatta İstanbul’u gezdim. Ne kadar zamanım varsa, saatte 5 km hesabı ile harita üzerinde bir güzergah belirledim. Genelde bir daire şeklinde olan güzergahlarda, istediğim saatte başladığım yere geri dönecek şekilde yürüyüşler yaptım. Müze, sergi gibi yerlere daha fazla zaman ayırdım. Bazı haftalar hafta içi her gün çıktım. Motorla trafiğe yakalanmadan 5-10 dakikada istediğim yere varıp bir saat yürürdüm. Geri dönüşle beraber bir buçuk saatte ne kadar çok yer gezdim 4 yıl içinde. Hafta sonları da her çıkan fırsatta İstanbul’u gezdim. İstanbul benim için Yahya Kemal’in o muhteşem şiirindeki İstanbul oldu her zaman:

Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!
Görmedim, gezmediğim, sevmediğim hiç bir yer.
Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul!
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.

İkincisi ise İstanbul Maceraları. Bunlar 1980’li öğrencilik yıllarından 2016’da İstanbul’dan ayrılışıma kadar geçen sürede eşimle, dostumla, arkadaşımla, abim, kardeşim ile yaptığım gezileri kapsıyor. 

Her ikisi de tatlı, hoş bir sada bıraktı hafızamda. İstanbul’u araba ile, belediye otobüsü veya metro ile anlayamazsınız. İstanbul’u içmek istiyorsanız yürüyeceksiniz. En kolay ulaşım vasıtası ne ise, tercihen motorla veya metro/tramvayla bir yere gidip oradan geri yürüyeceksiniz. 10 km, 20 km yürüyeceksiniz. Deniz kenarında oturacaksınız, sokak aralarında çay içeceksiniz, her parka girip bir cigara tellendireceksiniz, her gördüğünüz camiye dalacaksınız, kilise ise oraya da atlayacaksınız, müze sergi mi denk geldi, asla kaçırmayacaksınız. Bisiklet de çok güzel, ama yürümenin verdiği zevki alamazsınız, çünkü çok yeri atlarsınız, yanından geçiverirsiniz, anlamazsınız. Duraklar belirleyip bir hafta Haliç boyunda, bir başka hafta Boğaz’ın bir yakası, sonra öbür yakası, boydan boya yürünecek. Vapura binilip sıcak kestane yenecek, çay içilip Boğaz’a karşı simit yenecek. Sultanahmet civarında her sokağa tek tek girilecek. Böyle olmazsa İstanbul’da sadece trafik, insan kalabalığı ve ter kokusu hatırlarsınız.

Muhtelif İstanbul faaliyetleri

Translate »