Caserta aslında Napoli’nin 35 km kadar kuzeyindeki yerleşim yerinin adı, ancak buradaki kraliyet sarayı o kadar meşhur ki, Caserta deyince akla Reggia di Caserta geliyor. Nasıl bizde eskiden Çankaya deyince aklımıza Cumhurbaşkanlığı gelirdi, aynen öyle. “Reggia” demek kralların yaşadığı büyük ve görkemli saray demek. Yani kralın (“il Re”) rezidansı. “Palazzo” da saray demek, fakat palazzo genelde hükumet sarayı, başbakanlık sarayı gibi resmi işlerin görüldüğü yerler için de kullanılıyor.

Reggia di Caserta’nın inşası 1750’li yıllarda Napoli kraliyet ailesinin rezidansı olarak gerçekleşmiş. Burayı yaptıran Napoli Kralı, İspanya Kralı olmak için tahtından feragat edince, burası oğluna kalmış. 18’inci yüzyılda Avrupa’nın en şatafatlı ve büyük sarayı olarak doğmuş, halen de dünyanın en büyük kraliyet saraylarından biri.

1200 küsür odası var. Müthiş bahçeleri, havuzları, şelaleleri var. Bahçelerin yapımı maksadıyla Caserta halkının yaşam yeri 10 km kaydırılmış.

Sarayın içindeki salonlarda inanılmaz bir mermer koleksiyonu var. Bu kadar renk mermeri nasıl bu kadar ustalıkla bir araya getirmişler, doğrusu hayran olmamak elde değil.