Skip to content

Volos / Yunanistan

Volos, merkez Yunanistan’ın en önemli liman şehirlerinden biri. Selanik ile Atina’nın hemen tam ortasında bulunuyor. Modern bir limana sahip. Volos, nüfus olarak da ülkenin en kalabalık ilk 10 şehrinden biri. 

Buranın askeri açıdan çok önemli bir fonksiyonu var. Yunanistan’ın Amfibi birlikleri burada konuşlu. Ankara’daki tatbikat proje subaylığı görevim esnasında, bir NATO tatbikatı sonrasında, Volos’da bir toplantı yapıldı. Biz de Türk Silahlı Kuvvetleri’nden üç beş subay katıldık. Heyetin en kıdemlisi ben olduğum için delagasyon başkanı da bendim. Rütbem binbaşı idi. 

Akşam Yunanlılar bir resepsiyon düzenlediler. Biz de katıldık. Yemeğin ev sahibi Amfibi tugayın komutanı, yanlış hatırlamıyorsam tek yıldızlı bir generaldi. Ayakta kokteyl esnasında dolaşıyordu. Bizim grubun yanına gelince, tercüman bizi takdim etti. “Bu da komutanım” dedi, “delegasyon kıdemlisi, Türk Deniz Kuvvetlerinden binbaşı Nejat Polat”. General bizim Türk olduğumuzu öğrenince benim elimi tuttu, sımsıkı sıktı ve konuşma boyunca elimi bırakmadı. Aynen şöyle konuştu. Bizim dedi, Türklerle çözemeyeceğimiz hiç bir sorun yok. Her şey çözülür, oturulur, konuşulur, orta yol bulunur, bizim halkımız dost iki halk. Ancak dedi, ancak, bunu istemeyen devletler var. Bu devletler malumunuzdur. Dün size iki fırkateyn satar, bugün bize 2 fırkateyn satar. Yarın size başka bir şey verir, öbür gün bize, dengeyi kurmak için başka bir şey verir. Aradaki sorunları hep kaşır durur. İstemezler oturup konuşalım, aradaki meseleleri halledelim. 

Ben Yunan generalin bu konuşmayı samimi yaptığına kâniyim. 2 yıllık görevim esnasında Yunanistan’da benimle aynı görevi yapan Yunanlı subayla telefonla zaman zaman konuşurduk. Zatan NATO karargahlarında yapılan toplantılara da birlikte katılırdık ve tanışırdık. Bazen barda, restoranda birlikte bira içtiğimiz, toplantı dışında muhabbetlerimiz de olurdu. Bir çok büyüyebilecek potansiyel problemi, biz küçük proje subayları olarak, telefonla aramızda hallederdik ve sorun haline gelmeden çözerdik.

Volos’a bu gelişimde, liman önlerinde arabayla dolaşırken bir pano gördüm. Kan damlayan bir Kıbrıs haritası, altında da şöyle yazıyor. “Ey Türk işgalciler. Kıbrıs’tan ellerinizi çekin.”

Aynen bizde olduğu gibi, iç çekişmelerinde politika malzemesi olarak, böyle propaganda malzemelerine ihtiyaç var. Kaşı milliyetçiliği, topla oyları.

Ben Yunanistan’a bir çok kere gittim. Bir seferinde kendi arabamla kuzeyden güneye on gün boyunca gezdim. Atina’daki ataşe beni ikaz etti, dedi ki, gittiğin yerlerde asker olduğunu söyleme, emniyetli değil. Ben tam aksini yaptım. Her yerde, otelde, lokantada, benzincide, her fırsatta, Türk deniz kuvvetlerinde binbaşı olduğumu söyledim. Ne oldu biliyor musunuz? Her konuştuğum insan, neredeyse bana sarılacak kadar samimiyet gösterdi, bir otelde çalışan emekli bir Yunanlı albayla neredeyse dost olduk. Demek istediğim şu: Yunan ve Türk halkının bir biriyle problemi yok. Problem siyasi liderlerde ve din adamlarında. Yunanistan’da papazlar, giydikleri simsiyah kıyafetleri ve çirkin sakalları ile karanlıkta tenhada karşılaşsanız korkup kaçarsınız. Halk üzerinde de böyle bir etkiye sahipler. Halk bunlardan korkuyor, bu korkuyu saygı ile karıştırmamak lazım. Bu papazlar, din ve ırk düşmanlığı üzerinde tepindikçe tepiniyor. Siyasiler de düşmanlığı bir iç politika malzemesi olarak kullanıyor. 

Halkı bıraksanız komşi komşi diye birbirine uzo ve rakı ikram edecek. Mübadele kapsamında o kadar çok nüfus karşılıklı değişmiş ki. Artık dünyanın kavgaya, savaşa değil, dostluğa ve muhabbete ihtiyacı var. Bu kadar kan, bu kadar göz yaşı yeter.

Translate »