Épernay, Paris’in 130 km kuzeydoğusunda küçük bir şehir, şampanyanın merkezi. Épernay’de Şampanya caddesi (Avenue de Champagne) isminde bir yol var ki bu yol önde gelen şampanya üreticilerinin toplandığı yer. Şampanya köpüklü şarap demek (sparkling wine). Üretim aşamasında uygulanan bazı farklı yöntemler nedeniyle şarap köpüklü oluyor, içerken de ağızda fizzy bir tat bırakıyor. Kayınpederim İtalya’da kendi üzümlerinden 60 yıldan uzun bir süredir şarap yapıyor. Tamamen doğal yöntemlerle fermante oluyor üzüm suyu. Her yıl 400 şişe civarı şarap çıkıyor. Bunların bazıları normal şarap (still) olurken, bazıları da köpüklü (sparkling) oluyor. Neden böyle diye sorunca ben de bilmiyorum diyor, asmanın cinsi, yağmur ve güneş miktarı gibi nedenlerle bazıları şampanya oluyor, bazıları da şarap. Bir çok kez tattım, herhalde şarap ve alkol içen biri olsaydım bunların tiryakisi olurdum. Kayınpederin ifadesi ile “grape juice” yani üzüm suyu diyor. Nitekim üzümü sıktıktan sonra ilk bir hafta gerçekten çok hoş bir üzüm suyu içiyorsunuz, bir haftadan sonra tad kaymaya başlıyor. 1 ay ile 3 ay arasında üzüm suyu şarap oluyor. 

Bunun bir adım ötesi de “Grappa”. Şarabı cam bir imbiğe koyuyorsunuz, alttan ısıtıp yavaş yavaş buharlaştırıyorsunuz. Şarabın buharı spiral tüp içinden geçerken yoğunlaşıyor ve çıkışta şıp şıp damlıyor. Grappa, üzümün içindeki saf alkol. Bir kahve fincanının dibine iki yudum kadar koyarak servis ediyorsunuz. Renksiz bir sıvı. İlk yudumu aldığınızda grappa boğazdan mideye gidene kadar o keskin tadını takip ediyorsunuz. İkinci yudum daha yumuşak iniyor. Biraz daha fazla içerseniz sarhoş olursunuz zaten.

İşte Épernay şampanyanın başkenti, Avenue de Champagne de Épernay’in kalbi. Biz burada Moët & Chandon isimli meşhur şarap üreticisinin tesislerini gezdik. Tabii sadece mahzenlerini ve satış reyonunu gösterdiler. Yılda 28 milyon şişe şampanya üretiyorlarmış. Kireçtaşı gibi yumuşak bir kayanın içine oyulmuş mahzenlerde şişeler bekletiliyor.