Skip to content

Dördüncü gün: Gökçesu kampı, Serik, Rafting

18 Ağustos 2004

Sabah keçi sesleriyle uyandık. Evet, çadırın etrafında bir keçi sürüsü kol geziyordu. Şaşkın şaşkın kalktık ve milli parkın gerçekte kamp yapmaya gelenlerin çöp dökme sahası olduğunu gördük. Köprülü çayın kenarında kahvaltı için bir yer aradık. Ancak gerek çöplere üşüşen kara sinekler arasında, gerekse piknik yapmaya gelen kalabalık aileler içinde rahat edemeyeceğimizi anlayıp toplandık.

Eski tarihi taş köprüden çayın karşısına geçtik. Dere boyunca giden eski yolda ilerlerken Gökçesu kamp yeri dikkatimizi çekti. İçeri girdik. Son derece temiz, kavak ağaçlarının altında, özel bir işletme olan bu yerde konaklamaya karar verdik. Hemen karşıda milli parkın sinek dolu oluşu, burada ise sinekten eser olmayışı tamamen temizlik ve çöplerle ilgili bir şeydi.

Yemek yediğiniz takdirde kamp ücreti de alınmayan bu yerin sahipleri, son derece samimi ve tok gözlü gibi geldi bize. Ayrıca çadırı olmayanlar için boş çadırlar da mevcut. Yemek fiyatları da son derece uygun.

Burada çadırımızı kurduk. Kamp yeri sahiplerinin çocukları neşe içinde oynuyorlardı. Oğlum Alper’i ne kadar özlediğimi fark ettim. İçim sızlamaya başladı. Bu tatil bittikten sonra eşimden oğlumu alacaktım. İçim buruk bir vaziyette kahvaltıyı hazırladık. Az sonra keyfim yerine geldi. Mangalda sucuklu kahvaltı, ardından nargile, çay, ortamın harikalığı, dereden geçen raftingciler bizi neşelendirmişti.

Bu enfes yerden ayrılıp arabanın patlak lastiğini yaptırmak ve rafting için para çekmek için Serik’e gittik. Üzerimizde yeterince para kalmamıştı. Yakınlarda da kredi kartı geçen bir yer olmadığı gibi bir banka da mevcut değildi.

Serik’e varıp, lastiği yaptırıp, geri dönmemiz öğleden sonra üçü bulmuştu. Köprülü kanyona geri döndük. Son rafting turunu yakaladık. 2 kişilik botu tercih ettik. Rafting kıyafetlerini giyip bota bindik. GPS hazır, ıslanmasından korkmuyoruz.

Rehberimiz önce biraz yukarıya kürek çektirip, bizi pınar başına götürdü. Bu ilk deneme esnasında senkronizasyon konusunda zayıf olduğumuzu gördük. Ancak bu acemiliği kısa sürede attık üzerimizden. Sadece rehber ve biz, iki ayrı bot ile gidiyoruz. Rehberi de kafaladıktan sonra bizim rafting ayrı bir heyecan haline geldi. En zor akıntılara kasıtlı olarak giriyoruz, suya atlayıp çelik gibi soğuk suda yüzüyoruz, çok hoşumuza giden şiddetli akıntılarda sudan çıkıp karadan botu geri taşıyarak tekrar aynı yerden geçiyoruz. Benim bu geçişlerde botu devirme gayretlerimi Serkan onaylamadığı için bundan vazgeçtim.

Parkur bittiğinde raftingin de hakkını vermiş olarak kıyıya çıktık. Kamyonetle arabayı bıraktığımız yere döndük. Gökçesu kamp yerine gittik. Akşam ay ışığı altında derenin hemen yanında, lüks ışığı altında balıklarımızı yedik. Çayımızı içtikten sonra kendimizi su sesinden başka bir sesin olmadığı o huzurlu ortamın kollarına bıraktık.

Gökçesu kamp yeri:

37 10.802K – 031 10.994D, 154 m

Rafting bitiş noktası:

37 07.321K – 031 12.726D, 119 m

Rafting başlangıç noktası:

37 11.414K – 031 10.983D, 168 m

Translate »