Skip to content

Cumalıkızık, Uludağ, zirveye tırmanış (15 Kasım 2004)

Ramazan bayramının ikinci günü. Serkan’la birlikte Bursa’ya gittik. Amacımız önce Cumalıkızık köyünü gezip birkaç mevki almak, oradan Uludağ’a arabayla çıkıp, arabayı oteller bölgesine bırakıp göller bölgesine yürümek.

Sabah yedi buçukta yağmurlu bir havada İznik’ten çıktık. Ilık ve enfes bir sonbahar günü yaşıyoruz. Göl kenarından geçerken sarı ve yeşilin her tonu bizi büyülercesine nazarlarımıza çarpıyor. Bursa içinden geçip Ankara yoluna giriyoruz. Buradan Kestel yoluna sapıp Cumalıkızık’a varıyoruz.

Cumalıkızık son derece insanın içini açan, huzurlu, tarihi evlerin yer aldığı şirin bir köy. Burada köylüler evlerinin bahçelerini ziyaretçilere açmışlar. Çay ve gözleme benzeri şeyler yiyip bahçede oturabiliyorsunuz. Böyle bir bahçede oturup çay içtik. Bahçenin huzurunu damarlarımıza aktardıktan sonra köyde yürüyerek bir gezinti yaptık.

Cumalıkızık’tan sonra tekrar Kestel yoluna inip Seyitâbâd köyüne saptık. Seyitâbâd’da bir şelale varmış. Güvercinlik deresi üzerinde. Bu dere Uludağ’dan geliyor. Buradan Uludağ’a çıkış varmış. Ancak bizim hem kış günlerinin çok kısa olması, hem de araba ile gelmemiz nedeniyle bu parkuru denememiz zor. Bunun yerine buralarda, daha sonra yukarıdan aşağıya bir kez bu parkuru denemek maksadıyla GPS ile mevki almakla yetindik.

Seyitâbâd şelalesinden sonra Uludağ’a doğru devam ettik. Sarıalan yaylasında tuvalet ve su molası verdikten sonra oteller bölgesine vardık. Burada önce arabayla Tutyalı zirvesine çıktık. Buraya yol vardı. Hava çok soğuk ve rüzgarlı, bulutlar rüzgarla birlikte bir anda havayı kapatıyor, tekrar açıyor ve çok ilginç görüntülere şahit oluyorsunuz.

Buradan oteller bölgesine inip, aldığımız tarif üzerine çok kötü bir yoldan yukarıya terk edilmiş maden ocağına çıktık. Tarif edenler oralara araba ile gitmenin imkânsız olduğunu söylemelerine rağmen altımızdaki cefakâr springimiz bizi yukarılara kadar çıkardı. Maden ocağını geçtik. Yolda rastladığımız özel dört çeker RV’leri süren bir grup bizi ve arabamızı görünce şaşkınlıkla bizi seyrettiler.

Sonra arabayı bırakıp zirveye yürümeye başladık. Havanın kararmasına bir saat kadar kaldığından ve bulutlardan göz gözü görmediğinden zirveye varamadık. 2000 metreden sonra ağaçlar bitmişti. Etrafta bir tek ağaç bile yoktu. Ama çok ilginç yumuşak topak topak otlar var. Hava müthiş rüzgârlı ve soğuk. GPS olmasa geri dönüş imkânsız. Çünkü birçok tepecik var. Bir anda kayboluveriyorsunuz. Bu dağlarda gece konaklamaya uygun hiçbir malzeme yok yanımızda. Gece burada kalmak donmak demek. Bunun farkındayız. GPS’in birisini kapattık. Pil bitmesi hayati bir tehlike doğmasına sebep olabilir. 2542 metre olan zirveye varmamıza ne kadar kaldı bilemiyorum. Ama biz 2300 metreye çıktık. Mesafe olarak haritadan tahmini olarak aldığımız mevkiye göre 800 metre kadar kalmıştı. Coğrafyaya yabancıyız. Daha fazla delilik yapmaya gerek olmadığına kanaat getirip arabaya geri döndük. Tüm günün yorgunluğu da binince dönüş bizi korkunç yordu. Hava kararmak üzere iken arabaya vardık.

Aynı taşlı kayalı yollardan oteller bölgesine indik ve bu zirvenin bir gün yapılması ümidi ile İznik’e devam ettik.

Zirve hakkında kısa bir bilgi daha. Burada göller bölgesi diye anılan bir yer var. Burada dört göl olduğunu öğrendik. Bunlara Sirk gölleri deniyor. İsimleri; Kilimli göl, Buzlu göl, Karagöl ve Aynalı göl. Bizde büyük bir merak uyandıran bu dağ göllerinde bir gün yüzebilmek ümidiyle…

Cumalıkızık:

40 10.589K – 029 10.351D, 313 m

Seyitabad:

40 08.895K – 029 14.235D, 666 m

Kirazlıyayla:

40 06.875K – 029 05.420D, 1518 m

Sarıalan:

40 08.183K – 029 06.403D, 1629 m

Tutyeli tepesi:

40 05.353K – 029 08.364D, 2109 m

Arabayı bıraktığımız yer:

40 05.617K – 029 11.426D, 2270 m

En son vardığımız nokta:

40 05.283K – 029 11.920D, 2228 m

Oteller bölgesi:

40 06.414K – 029 07.819D, 1865 m

Translate »