Skip to content

İstanbul Kaçamakları-2

2012 - 2016

Ihlamur Kasırları
30 Temmuz 2013

Beşiktaş’ın içlerinde Ihlamur vadisi diye anılan bir yer var. Beşiktaş ile Nişantaşı arasında vadilik bir mesire yeri imiş burası. Tabii şimdi vadi falan anlaşılmıyor, ama zamanında burası padişahların dinlenme yeri imiş. Buradaki bağlık alana gelip sade bağ evinde dinlenirlermiş. Sonra Abdülmecid bağlık alana bir merasim köşkü ile bir maiyet köşkü yaptırmış. Bugün bu köşkler Ihlamır Kasırları diye anılıyor. Enfes bir bahçesi var. Beşiktaş’ın kalabalığında bir cennet köşesini andırıyor. 

41.05067, 29.00124

Fatih camii ve Yavuz Selim camii
5 Ağustos 2013

Motorla bir öğlen kaçamağı daha. Bu sefer mekanımız Fatih camii ve Yavuz Selim camii. Fatih camii haziresinde Fatih Sultan Mehmet’in, hanımı Gülbahar Hatun’un ve Plevne kahramanı Gazi Osman Paşa’nın türbeleri var. Gazi Osman Paşa malum 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşında yaptığı Plevne savunması, bu esnada uyguladığı savunma taktikleri ile bizzat Rus Çarının bile takdirini kazanmış, esir düşmesine rağmen Çar tarafından kendisine çifte kartal nişanı verilmiş, II.Abdülhamid tarafından çok sevilen bir asker. 1900 yılında öldüğünde, II.Abdülhamid Han buraya defnedilmesini istemiş ve bu zarif türbeyi yaptırmış.

Fatih camisinin cephesinde daha önce dikkat etmediğim Güneş Saatlerini de gördüm. Mevsime ve saate göre gölgelerin hareketini çok dakik bir şekilde inceleyen muvakkitlerin harika bir çalışması.

41.01958, 28.94990 

Fatih camiinden sonra Balat istikametinde bir kilometreden biraz fazla gidince Yavuz Selim camiine varıyorsunuz. Bu camii Kanuni tarafından babası muhteşem Yavuz için yaptırılmış. Haziresinde Yavuz’un türbesi var. Ayrıca ona komşuluk eden Kanuni’nin annesi Hafsa Sultan, Sultan Abdülmecid Han ve bazı şehzadelerin türbeleri mevcut.

41.02656, 28.95135

Hasköy parkı
25 Eylül 2013, 21 Ocak 2014, 11 Ağustos 2014

Hasköy parkı, iş yerine oldukça yakın. Öğlen paydoslarında motorla gitmek beş dakika sürüyor. Bu parka sık sık geliyorum. Kısa bir yürüyüş yaptıktan sonra bir şeyler yiyip bir sigara içiyorum. Bu molalar ve şehrin içine sıkışmış da olsa küçük bir yeşillik ve Haliç manzarası bana çok iyi geliyor.

41.04041, 28.94944

Topkapı Panaroma 1453 Tarih Müzesi
25 Ekim 2013

Bugün Topkapı’ya gittim. Eskiden burada otobüs terminali vardı ve trafik, keşmekeş korkunçtu. Şimdi yeşillik bir alan var burada. Anadolu Otogar camii hala duruyor. Hemen yanına Panaroma 1453 Tarih Müzesini yaptılar. İstanbul’un fethini panaromik resimlerle ve objelerle çok güzel anlatıyor. Görmeye değer bir yer.

41.01862, 28.92108

Bisikletle Baltalimanı - Sarıyer civarı
23 Kasım 2013

Bisikletle enfes bir boğaz turu yaptım bugün. Yeni Levent’ten aşağı Baltalimanı, Boğaz’da kısa tenezzüh molaları ile Sarıyer’e gidip geri döndüm. Buraları öyle güzel ki, araba ile veya motorla gittiğinizde fark edemiyorsunuz. Ama yürürseniz veya bisikletle her hoşunuza giden yerde durursanız seyrine doyum olmayan öyle çok minik köşeler, sokaklar, dükkanlar var ki, her birinde durup manzarayı içine çekesi geliyor insanın. Böyle küçük kelimelerle değil de şiirlerle destanlar dizerek anlatmalı.

Bugün Yeni Levent Konaklar mahallesindeki evimizden çıkıp Sarıyer’e gidiş-dönüş bisikletle 35 km yol yaptım.

İMÇ Blokları
3 Aralık 2013

İstanbul öyle bir şehir ki dolaşmaya kalktığınızda hiç ummadığınız yerlerde sizi şaşırtacak bir şeyler görmeniz çok normal. İMÇ Bloklarını bilirsiniz. Unkapanında Bozdoğan kemerini geçtikten sonra Haliç üzerindeki köprüye gelmeden önce sağda kalıyor. İMÇ Blokları, asıl ismi ile İstanbul Manifaturacılar Çarşısı, 1968’de tamamlanmış. İlk açıldığında binin üzerinde manifaturacı ve kumaşçıya ev sahipliği yapmış, ancak 1980’lerden sonra plakçıların, müzik dükkanlarının mekanı olmuş. Piyasaya girmek isteyen şarkıcıların, türkücülerin ilk durağı olmuş. Ama asıl beni cezbeden bu değil, blokların arka sokakları nice tarihi mekanları barındırıyor. Benim hoşuma giden, küçücük sokak aralarında kalan tarih. Tarihi bir mekanın önünde durup ona bakarken, fotoğrafını çekerken kendimi adeta çevreden soyutlayarak seyre koyulduğum mekanın bir parçası oluyorum sanki. Varsa bahçesine giriyorum, kitabesini okuyorum, sağını solunu dolaşıyorum, bu da bana müthiş bir haz veriyor.

Bu kısa yürüyüşte de beni şaşırtan yerler gördüm, bir kısmının fotoğrafını çektim. Bir kısmı da buruk bir tat olarak hafızamda kaldı.

Şeb-i Sefa Hatun camii, Atatürk bulvarı üzerinde İMÇ bloklarının arasında kalıyor. 1787’de I.Abdülhamid’in eşi Şeb-i Sefa Hatun tarafından oğlu Şehzade Mehmet hatırasına yaptırılmış. “Şeb-i sefa” gece sefası demek. Maalesef şeb-i sefa kelimesi seb sefa, şepsafa gibi çirkin şekillere girmiş, kulağı tırmalıyor söyleyince. Buradan Sirkeci istikametinde Hacı Kadın caddesine girince solda Hızır Bey ya da Hacı Kadın camii ve hamamı var. Benim resim çektiğim tarihten sonra nasıl bir mantıkla bilinmez yazının üzerine kocaman “Cami Girişi” yazmışlar. Buranın cami girişi olduğunu anlamayanlar varmış demek ki, garip. Buradan güneye Vefa yönüne döndüğünüzde solda Sarı Beyazıt cami var. Fatih zamanında zamanın alimlerinden Sarı Beyazıt isminde biri tarafından yaptırılmış, ancak yangınlar, yıkımlarla orjinalinden bir şey kalmamış geriye. Yine de ufacık boyuna bosuna bakmadan 6 asır boyunca yerli yerinde durmuş. Çevre esnafı sarıya boyatmış camiyi.

Vefa caddesi üzerinde Vefa bozacısına doğru devam ederken bozacıdan yaklaşık 200 metre önce sağda Şeyh Ebu’l Vefa camii var. Caminin bahçesinde bu semte adını veren Ebu’l Vefa hazretlerinin kabri ve hayatını geçirdiği küçücük bir odası var. Bu mütevazi odaya “Çilehane” demişler. Aşağıya, 1 Aralık 2015 tarihinde bu camiyi ikinci gelişimde çektiğim fotoğrafları da koyuyorum.

En sondaki resimler ise İMÇ bloklarının arasında kalan bazı meşhurların mezarlarına ait.

Şeb-i Sefa Hatun camii : 41.01935, 28.95886

Hızır Bey / Hacı Kadın camii :  41.01940, 28.96056

Sarı Beyazıt camii : 41.01778, 28.96084

Şeyh Ebu’l Vefa camii : 41.01681, 28.95971

Translate »