Skip to content

GÜRCİSTAN

25-27 Nisan 2001

Başkent Tiflis’e görevli olarak gittim. Gürcistan’ın Barış İçin Ortaklık (BİO = PfP) kapsamında Karadeniz’de icra edilecek bir NATO tatbikatına katılması söz konusu oldu. Bununla ilgili bazı hususların koordine edilmesi gerekiyordu. Bu seyahat esnasında fotoğraf makinasını yanıma almamışım, o zamanlar henüz resim çeken telefonlar falan yoktu. Dijital fotoğraf makinasının ismi henüz yeni anılmaya başlanmıştı. Ne kadar üzüldüm, ancak yapacak bir şey yok, böyle önemli bir seyahatin resimleri maalesef yok.

Tiflis’de TSK tarafından Gürcistan ile ilişkilerin geliştirilmesi maksadıyla hibe olarak yapılan askeri orduevinden kaldık. Bu orduevi daha sonra Gürcistan yetkilileri tarafından otel olarak satılmış.

Gürcistan’ın Karadeniz sahilinde Poti isminde küçük bir şehri var. NATO makamları bu limanın deniz lojistik sevkiyatı için kullanımının denenmesine karar verdiler. Ben de lojistikçilerle beraber Poti’yi görmeye gittim. Gürcüler bizi, Tiflis-Poti arasında bir minibüse bindirdiler. Uzun ve zor bir yolculuk oldu, ama içinden geçtiğimiz coğrafya akıllara durgunluk verecek kadar bakir ve yeşildi. Vadilerden, dere kenarlarından geçtik, muhteşem manzaralar gördük.

Poti’ye girdik, ufacık bir balıkçı köyü. Esasında Poti büyükçe bir liman şehri imiş, ancak bizim gittiğimiz yer herhalde dış mahallelerinde kuytu bir yer idi. Sokaklar toprak, köpek yerine domuz yavruları sokaklarda dolaşıyor. Bakkal, dükkan, lokanta falan yok. Öğle yemeği için lokantaya benzer bir yer ayarlamışlar, oraya gittik. Eski bir piyano vardı, üzeri toz toprakla kaplanmıştı. Köylü kılıklı biri geldi, piyanonun başına oturdu, çalmaya başladı. O anda herkes şok geçirdi adeta. Adam bir çalıyor, zannedersiniz Mozart gelmiş size özel konser veriyor. Hayret ve hayranlık içinde piyanoyu dinleyerek yemeğimizi yedik. 

Yemekten sonra çat pat İngilizce konuşan bir köylü ile ahbaplık ettik. Komünizmin yıkıldığı henüz 10 yıl olmuş, Gürcistan artık bağımsız bir devlet. Nasıl işler dedim, komünizm bitti, demokrasi geldi, artık özgürsünüz, nasıl gidiyor? Yahu komutan dedi, eskiden komünizm vardı, ama hepimizin bir işi vardı, başımızı sokacak bir ev veriyorlardı, aç kalmayacak kadar yiyeceğimiz vardı, sağlık işleri, okul falan bedava idi. Şimdi demokrasi var, özgürüz, ama iş yok, ev yok, para yok, yiyecek ekmek yok, fuhuş aldı başını gitti. Ne yapacaz bilemiyoruz.

Translate »